Eski bayramları bırakıp ne zaman yeni bayramlarımızı kutlayacağız?
Peki, nerde bu yeni bayramlar?
Nostaljiden ne zaman kurtulacağız, geçmişi kutsamaktan ne zaman vazgeçeceğiz ve ne zaman bugünün bayramını hakkıyla kutlayacağız merak ediyorum.
Bayram; sevinci, neşeyi, yeniliği ve başlangıçları da sembolize ediyor. Ama nedense biz her yeni bayramda eskiye özlem duymaktan kurtulamıyoruz. Aslında bugün de bayramlar güzel. Bugün de aynı şekilde önemli, kutsal ve kıymetli. İçini doldurmak ya da boşaltmak bize kalıyor her zamanki gibi.
Kişisel gelişim kitaplarından, workshoplardan, eğitimlerden, kamplardan, inzivalardan başımızı kaldırdığımızda dünyaya baktığımızda acaba daha mı fark edeceğiz bugünü, bugünün bayramlarını?
Kendime de size de soruyorum, acaba çok mu kendi dünyamızda dönüp duruyoruz? Iskalıyor muyuz hayatı?
Yaşamı düşünmekten, yaşamı yaşamayı mı unuttuk? Nasıl yaşamamız gerektiğini sosyal medya canlı yayınlarından, olumlamalardan, mantralardan mı öğreneceğiz bundan sonra?
Ünlü düşünür Unamuno’nun sıkça aklıma gelen bir sözü var: “Yaşamın tek öğretmeni yalnızca yaşamdır…”
Bayram haftasına girerken işleri güçleri, telaşları ve egoları biraz sakine alıp sadece “bakma”ya geçmek nasıl olurdu? Şehrine bakmak, ülkene bakmak, barışa, hasretliğe, insanlığın geldiği yere, sokaklara, gençlere ve hayvanlara bakmak… Kendine bakmak, kendini görmek nasıl hissettirirdi sana?
Bir estetik plastik cerrah olarak mesleğimin bana öğrettiği şeylerden biri de kendine bakmanın, kendini görmenin, filtresiz, fotoshopsuz ve makyajsız, sade, doğal ve mütevazi bir bakışla aynadaki aksinden memnuniyetin, güzelliğe giden gerçek adımlar olduğu…
Bu sadeliği ve doğallığı bayramımıza katsak ne güzel olurdu…
Eski bayramları eskide bırakıp yeni bayramları nasıl daha huzurlu, neşeli, sevgiyle, şefkatle ve hakkıyla geçirebilirizi düşünmeye başlasak ne güzel olurdu…
Denisova insanlarını duydunuz mu? Yaklaşık 40-60 bin yıl önce yaşamış Orta Asyalı bu ilginç ırk, ne Homo Sapiens ne de Neanderthal ırkına mensup ve günümüzde izi silinmiş bir topluluk.
Denisovalılara ait mağaradaki birçok ilginç bulgudan yol çıkarak ben de düşünüyorum; bu mağarada 40 bin yıl önce bir ateşin başında bir arada oturan geniş Denisovalı ailesi, kabilesi için bayram neydi?
Bir tepenin yamacından ovaya bakan bir mağaranın içinde ateşin başında birbirinden başka hiçbir şeye sahip olmayan bir topluluk için bayram o ateşin başında ki kahkahalar değil mi? bu onların aslında her gece yaşadıkları bir kutsama, bir şenlik, bir bayram olabilir mi?
Bayram fikrini bir kültüre, bir dine indirgemeden bakarsak; bir arada olmaya, sevdikleriyle, ailesiyle, topluluğuyla, klanıyla mutlu bir anı paylaşmaya da bayram diyebilir miyiz?
Herkese sevdikleriyle mutlu bir bayram dilerim… Haftaya görüşmek üzere…
Sağlıkla ve güzellikle kalın...