Bu soru hepimizin gündemine girer zaman zaman. Dost sohbetlerinde hasta olduğumuzda ‘’kim daha çok mızmızlanmış’’ yarıştırmışızdır hemen hepimiz.
Gelin şimdi bu soruyu bilimsel olarak ele alalım ve kim, nerde, nasıl daha dayanıklı onu görelim.
Bir plastik cerrah olarak ister ameliyat edeyim ister ameliyatsız bir uygulama yapayım, gördüğüm net bir gerçek var, erkeklerin ve kadınların ağrı duyarlılığı aynı değil.
Çoğumuz kadınların doğurabildikleri için ağrıya daha dirençli olduklarını düşünür. Aslında bu kanı tam anlamıyla doğru değil, evet kadın bedeninde doğum için ağrıyı azaltıcı hormonlar mevcut.
Ve çok şükür ki, bu kutsal acıyı erkekler yerine yüklenmişler.
Fakat genel bilimsel çalışmalara baktığımızda, kadınlar erkeklere göre ağrıyı daha çok hissediyor.
Çünkü ağrı ve ağrının hissedilmesi kişisel!
Ama çoğu bilimsel çalışmada kadınların ve erkeklerin ağrıyı hissetmesi karşılaştırıldığında (bu çalışmalarda her ne kadar ağrının tipi ve yoğunlukları farklılık gösterse de), kadınların ağrıyı daha yoğun hissettikleri sonucunda genel bir kanı oluşmuş görünmekte.
Kadınların ve erkeklerin ağrıyı farklı hissetmesinin birçok sebebi var!
1-Cinsiyet farklılığı, yapılan bir çalışmada ağrı yolaklarının kadınlarda ve erkeklerde farklı olduğunu gösteriyor yani kadınların ağrıyı hissetmesi ile erkeklerin ağrıyı hissetmesi aynı sinirler aracılığı ile değil.
2-Kadın bedeninde sinir ağı erkeklere göre daha yoğun.
3- Kadın bedenindeki hormonal dalgalanmalar, kadınların ağrıyı daha yoğun algılamasına, hissetmesine sebep olabilir (ya da tersi).
Yine ilginç bir başka teori ise kadınların hissettikleri ile ilgili daha düşünsel olmaları ve bu sebeple kadınların erkeklere nazaran ağrıyı daha yoğun hissetmelerine sebep olabileceği yönünde bir kanı da mevcut, bu da işin psikolojik yanı elbette.
Ağrı, acı belki benim işimin, cerrahinin olmazsa olmazı gibi duruyor olabilir.
Yani bir insana, ister kadın olsun ister erkek olsun, bir tıbbi müdahale yapmak, işlem sırasında ve sonrasında bir miktar ağrı, acı ekliyor.
Ama günümüz tıbbının hem işlem incelikleri hem işlemler sırasında kullanılan teknolojileri, hastanın ağrı hissini azaltması sayesinde, tamamen yok olmasa da ağrı hissini oldukça konforlu bir düzeye getirmiş durumda.
Yukarıda saydığım bilimsel araştırmaların yanı sıra benim kliniğimde erkek ve kadın hastalar arasında gözlemlediğim ise; kadınların ağrıyı erkeklere göre daha hızlı kabullendiği ve ona hızlı adapte olabildiği!
Erkelerin ise ağrı konusunda ürkek ve kararsız olması (bunu ben de o koltuğa oturduğumda hissediyorum) ama bir kere ağrıyı anladığımızda, kadınlar kadar hızlı olamasak da kabullenebildiğimiz.
İşte kadın ve erkek olmak varoluşumuzun iki yol ayrımı gibi gözükse de gelecek üniseksüel bir yolda ilerliyor, bense kadınlık ve erkeklerin kavramını hala romantik bulanlardanım.
Haftaya yeni bir konuda görüşmek üzere…
Sağlıkla kalın…